Sosyal Medyanın Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projelerine Faydaları

Kurumsal sosyal sorumluluk projeleri dediğimizde firmaların markalarını tanıtmak adına gerçekleştirdiği etkinlikler zinciri olarak algılamaktayız. Gerçek kurumsal sosyal sorumluluk projelerinde amaç kısa vadeli yatırımlar ve/veya yaptırımlar değil her zaman uzun vadeli potansiyel yaratacak projeler olmalıdır.

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projelerinin Amaçları

Türkiye’de veya Dünya’da örneklerine sıkça rastladığımız sosyal sorumluluk projelerinde hedef kitleye markanın etkinliğini tanıtmak işin aktif olunan boyutu olmakta, fakat görünmeyen arka planında kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin geleceğe yatırım yapma amacı gütmesidir. Amaç öncelikle sosyal faydaya katkı sağlamak gibi görünse de asıl amaç her zaman 20-30 sene sonraki potansiyel müşteri kitlesi yaratarak, bu hedef kitleyle aidiyetlik bağı kurmak olmuştur.

kurumsal sosyal sorumluluk projesi

KSS Projeleri Nasıl Yapılır?

Kurumsal Sosyal Sorumluluk projeleri hazırlarken öncelikle markanın hedef kitlesini iyi belirlemek gerekiyor. Örneğin nasıl bir kitleye hitap ediyoruz ve o kitleden ne bekliyoruz, bunun çözümlemesinin iyi yapılması gerekiyor. Coca Cola Japon pazarına ilk girdiği dönemde Japon kültürünün alt yapısını çay oluşturduğu için satış yapamamıştı. Peki Coca cola ne yaptı, okullarda gerilla marketing yaparak öğrencilere kolalı şeker dağıttı. En basit anlatımıyla kendi geleceğine kendi pazarının geleceğine yatırım yaptı. Burada en önemli nokta çocuklara ve kadınlara yönelik sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştirerek gelecekteki hedef kitlenizle aranızdaki aidiyet bağını kurmak!

Geleneksel KSS Duyurumu Ne Kadar Etkili Olabilir Ki!

Geleneksel kurumsal sosyal sorumluluk projelerinde duyurum genellikle gazete, broşür, afiş gibi ATL – BTL reklam kampanyaları ile oluşturulmaktadır. Burada hem zamanınızı hem de paranızı fazlaca harcar ve geri dönüşleri de istediğiniz yoğunlukta alamazsınız. Katılım bir sosyal sorumluluk projesinin en önemli parçasıdır.

Katılım sağlayamadığınız sosyal sorumluluk projesinin duyurumu yeterli yapılmamış veya yetersiz bir çalışma yapılmış demektir.

Sosyal Medya Aracılığıyla Duyurum

Sosyal medya uygulamaları baz alınarak gerçekleştirilen kurumsal sosyal sorumluluk projeleri, geleneksel yöntemlere oranla daha fazla hedef kitleye ulaşır. Bunun da en önemli faydası daha önce de belirttiğimiz katılımın sağlanmasıdır. Hangimiz sadece TV de gördüğümüz bir etkinliğe gideriz ki? Belki vaktimiz olur, canımız da isterse…

Sosyal medya yoluyla bize sunulan etkinlik önerilerinin kararımızda etkili olmasının en önemli sebeplerinin başında arkadaş kitlemizin bunu beğenmesi ve öneri olarak doğru hedef kitle datasında bizim de yer alıyor olmamız gelir.

Yani referanslı paylaşım yapılır.  Önemli bir KSS lansmanına katıldığımızda amacımız kendi hedef kitlemiz ve faydamız adına orada bulunmak ve yeniliklerle tanışmak olur.

Peki, Nasıl Olur Bu Sosyal Medya Duyurumu?

Bir marka KSS projesi gerçekleştireceği zaman bunu ilk duyuracağı nokta kendisine doğru hedef kitleyi sunacak, bir sosyal medya uygulamasını kullanmak olmalıdır. Buradan doğru hedef kitleye ulaşan marka duyurumunu doğru kıstasları kullanarak gerçekleştirir. Yapılan KSS projesi sadece etkinlik ile sınırlı kalmamalıdır. H&M 2016 “She is a Lady” reklamı kurumsal sosyal sorumluluk mesajlarının bol bol kullanıldığı bir örnektir. Nasıl mı? Son yıllarda yükselen Feminizm ve bedensel olumlama akımını yeni sezon reklamında ana tema yapmış ve alt metinlerini de yükselen bu akıma uygun bir şarkı ile taçlandırmıştır.

Bu reklamı H&M ilk etapta sosyal medya kanalları üzerinden duyurdu ve daha sonra topladığı beğeni ile TV reklamına dönüştürdü.

Kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin amacı daha öncede dediğimiz gibi doğru hedef kitleye (ki geleceğe yatırım yapmak düşünülürse bu kadınlar ve çocuklardır), doğru mesaj ile ulaşmaktır. Gerisi Proje Koordinatörü ve Sosyal Medya Uzmanlarının işi 🙂

Ha bu arada çocuklara yönelik mesaj demişken H&M 2016 Back to School reklamını da izlemeden olmaz 🙂

 

 

Kendinizi İletişim Vampirlerinden Koruyun

İletişim hayatımızın her anında bizi biz yapan bir araç ve vazgeçilmezimizdir. İnsan diğer insanların bulunduğu bir ortamda varlığıyla bile konuşmadan sadece hareketsiz durarak iletişim halinde olabilir. İnsan tek başına depresyondayken bile sistem ve/veya yaşadığı hayat ile iletişim kurmaktadır. Sisteme tepkisini susarak göstermektedir.

Hayatımızın en önemli bağı iletişim olunca insanların da kendini etrafındaki “İletişim Vampirleri”nden koruması gerekir.

Nedir İletişim Vampiri?

Etrafımızda sürekli gördüğümüz insan profilleridir. Tam her şey yolundadır, hayatımızda en keyif aldığımız kendimizi işimize verdiğimiz, enerjimizi hayatımızın her noktasında kendimize kanalize ettiğimiz noktasında bu vampirler belirir. Bazen anne/baba bazen arkadaş bazen de patronunuz olabilirler. Her şekle bürünüp sizden kendilerinde eksik olan enerjiyi çalmak için hayatınıza girerler. Serzeniş ile başlayan irtibatlarını yüz vermezseniz daha şiddetli nöbetlerle devam ettirirler. Kişinin yakınlık durumuna bağlı olarak bağırma, ağlama, tehdit etme v.b. duygu durumlarıyla sizi kendine çekmeye, enerjinizi sömürmeye çabalarlar. Genel özellikleri pesimist, kararsız, umutsuz ve acı dolu olmalarıdır. Sorunlara çözüm üretmek onların düşünce sistemlerine ters bir durumdur. Düşünce sistemleri itiraz ve savunma odaklıdır. İletişim Vampirlerinin profilini tanıdıktan sonra nasıl etki ederler ve nasıl korunmalıyız şeklinde detaylandırmak gerekir.

İletişim Vampirleri Hayatımıza Nasıl Etki Ederler?

Bitmeyen serzenişleri ile sürekli sizleri sabote etmeleri en büyük etkileridir. Sürekli yakınan halleriyle sizi asla rahat bırakmazlar. Her problemleri olduğunda sizi arayıp, yakınırlar çözümü ve enerjinizi onlara akıttığınızda rahatlayıp bir sonraki atak için inzivaya çekilirler.

İstinasız her söylemleri senden başka yardım edecek kişi yok, sen de olmasan, oğlum/kızım koş yardım et, ocağına düştüm, kucağına düştüm 🙂 bla bla bla uzayıp giden diyaloglarla sizi de tüketip, yaşadıkları olayların kararını siz vermişsiniz gibi hissettirerek sizi de demoralize edip, kenara çekilirler.

Amaçları bellidir, yaşam enerjinizi sömürerek sizi down etmek (sabote etmek) tir. Çünkü sizin hayatınızın  kontrolünü elinize alan tavrınız onlarda yoktur, olmamıştır, olmayacaktır. Bu da bilinç altında işe yaramazlık/aşağılık kompleksi yaşamalarına sebep olur ve yaşadıkları bu tarz sıkıntının yükünü etraflarındaki savunmasız (iyi niyetli) kişilere pay edip, vicdanlarını rahatlatmak isterler. İletişim vampirlerinin vicdanı hep rahattır, çünkü onlar yanlış bir şey yapmamıştır hayat onlara yanlış yapmıştır. Asla kendi hayatlarının yönetiminin kendilerinde olduğunu kabul etmez aksine her şeyi kader kısmete bağlarlar.

Kendinizi İletişim Vampirlerinden Koruyun! Peki Nasıl?

Tamamen size kalmış bir yöntemdir. İşin yanisi; şudur budur gibi maddelerle koruma yöntemleri sıralanamaz, çünkü her insanın kendine özgü bir naturası ve o naturayı şekillendiren deneyimleri vardır. Burada amaç “İletişim Vampirleri”nin sizi sabote etmeye çalıştığı her anda onlarla mücadele etmeden ve onlara müdahale etmeden fikrinizi beyan etmek ve doğru çözümü sunmak olacaktır. Vicdanınız sonuna kadar rahat olmalı… Neden mi? Çünkü her insan kendi tercihini yaşar. Kader olabilir/olmayabilir ama değişim de seçimler de insanın kendi elinde olan durumlardır. Seçiminizi ya cesaretten yana yaparsınız ya da kanaat eder hayatın getirdiği rüzgara kapılırsınız. İletişim vampirleri için de aynı durum geçerlidir. Baş edemedikleri sorunlarını siz çözmek zorunda değilsiniz. Yardım edebilirsiniz ama sınırınızı bilerek ve belirleyerek!

Örnekleyelim; sevgilisiyle/eşiyle problem yaşayan arkadaşınıza/ çocuğunuza/ kardeşinize/ anne/ babanıza sadece ön görülerinizi ve konuyla ilgili fikrinizi beyan edin ve çekilin daha fazlası karşı tarafın sizi anladığı kadarıdır. Olaya müdahil olduğunuzda yaşayacağınız şey mental yorgunluk olacaktır. Bu gibi durumlarda bu yorgunluğu yaşayıp hayatımı sabote etmelerine değer mi ya da kendi problemlerini benden önce nasıl çözüyor/aşıyorsa şimdi de aynısını yapabilir mi diye düşünmek yardımcımız olacaktır.

İletişim hatalarını kolayca çözümleyebildiğimiz bir gün olsun…

Etkili Basın Bülteni İçeriği Nasıl Oluşturulur?

Yazılı mecralarda olduğu kadar dijital platformlarda da yer almaya başlayan içeriklerin temasını oluşturan basın bültenlerinde etkili ifade ve netlik her zaman çok önemli bir yer edinmiştir.

Yazılı ve görsel medya kanallarıyla başlayan basın bülteninin tarihi haber kağıtlarına dayanır. Bir olayı en net ve yalın haliyle duyurmayı amaçlayan basın  bültenlerinde verilmek istenen mesaj da aynı şekilde net olmalıdır. Yani: haber…

Verilen haber ve haberin veriliş tarzı algı yönetiminin temelini oluşturur. Günümüzde pek çok PR çalışması görüyoruz ve temeli ise algı yönetimine dayanıyor. Okuduğumuz izlediğimiz dinlediğimiz her içerikte -haber demiyorum çünkü her konuda içerik algı yönetiminin bir parçasını oluşturur- eğer kendimizden günlük yaşantımızdan beklentilerimizden bir parça bulamıyorsak o içerik/bülten çöp olmaya mahkumdur.

Bültenin değerini ölçmek için kullanılan kaç mecrada çıktığı beklentisi ise yanlış bir algının sonucudur. Bir haberin değerini yazdığımız basın bülteni belirler. Bu sebeple özgün ve doğru bir basın bülteni için yapılması gereken adımlar bulunur.

  • Başlığınız 14-16 punto, yazınızın 12 punto olması,
  • İçeriğinizin 5N1K kuralına uygun olması,
  • Genellikle tırnaksız ve okunaklı bir yazı tipi seçmenizde okuyucu algısını perçinleyecektir.
  • Başlık, spot, body ve kotasyon bölümlerine dikkat etmeniz ve kurum bilgisi ile iletişim numarası eklemelisiniz.

Tüm bu formal bilgiler dışında bülteni etkili yapacak asıl unsurlar aşağıdaki gibidir:

Doğaçlama

Hemen her konuda doğaçlama yeteneğinizin bulunması gerekir. Bunda yönettiğiniz sosyal medya hesaplarının içeriklerini oluşturmak da olabilir, dijital PR çalışmalarının içerikleri de olabilir veya hazırladığımız basın bülteninin içerikleri de olabilir.

Doğaçlamadan kasıt burada aklıma geleni yazayım tarzı bir düşünce sistemi değildir. Aldığınız brief doğrultusunda yazınızı önce 5N1K kuralına uygun hazırlamak sonrasında marka-kurum bütünlüğünü etkili bir yazım parçasına dönüştürmenizdir.

Konu Bütünlüğü

Konunuz ne olursa olsun bülteninizin  bütünlüğü çok önemlidir. Yani kişi veya kurumlar sizden -size göre- saçma bir konu ile ilgili haber yapmanızı istediğinde cevabınız ‘ne diyor bu’ olmamalı muhakkak onu bağdaştıracak bir konu bütünü yaratmalısınız. Konu yaratmak sizin işiniz sonuçta yazı yazmayı seviyorsunuz 🙂

Örnek olarak yaptığım haber çalışmasının bir kısmını paylaşacağım. İstenen haber için bana verilen brif, fuardaki stantlarının varil olması ve benim bunu tasarruf, geri dönüşüm konusuyla betimleyerek basın bülteni yazmam oldu.

 

 

Etkili Basın Bülteni İçeriği Nasıl Oluşturulur?

Bülten ile aldığım brief benim için yeterli değildi, kurumun istekleri ile fuar haberinin birleştirilmesi noktasında algıyı yanlış yönlendirmemek de çok önemliydi sonuç olarak iyi bir ön çalışma ve tabi bolca araştırma ile bülteni yazıp, iyi geri dönüşler almasını sağladık.

Özgünlük

Basın bülteninde en ama en önemli şey ÖZGÜNLÜK… Hangi konuda yazarsanız yazın ilk detay özgün olmanızdır. Tabi ki kurum ve derneklerin açıklamalarını takip etmeniz gerekecek ve böyle zamanlarda haberi okuyup aynısı kaleme alırsanız tebrikler bülten yazmayı unutun 🙂

Hergün pek çok enformasyona maruz kalan hedef kitleniz sizden de aynı mavalı okumamanızı isteyecektir. Bu durumda kaleminizde kelamınızda etkili ve özgün olmak zorunda… Konuyu standart kalıplarıyla ele aldığınızda yazınızda özgünlüğünü yitirmiş olacaktır.

Basın bülteni yazmak için tüm bunların dışında haber değeri yaratmak marifettir. Yazdığınız basın  bültenine adeta bir gazeteci gözüyle bakmanız sizlerin de her gün duymaktan yıldığınız kalıpları kullanmanız önemli detayların başında gelir. Haber değeri taşıyacak içerik hazırlamakta zorlandığınız an advertorial içerikleri deneyebilirsiniz.

Tüm bu çalışmalar PR çalışmalarının ana temasını oluştursa da bütünün yakınından dahi geçememektedir.

 

Sosyal Medya Yoluyla Viral PR Çalışmaları

Sosyal Medya Yoluyla Viral PR Çalışmaları

Sosyal medya uygulamalarının kullanımıyla birlikte tanıştığımız viral reklam çalışmaları yeni çağın hızlı değişimiyle beraber kendini PR çalışmalarında da göstermeye başladı.

Viral çalışmalara kısaca değinmek gerekirse içeriği gizli reklam olan; ürün, kurum ve kişileri tanıtmayı amaçlayan organizasyon bütünüdür diyebiliriz… Nasıl bir organizasyon sorusu akıllara geliyorsa; kısaca reklam kokusunu işin uzmanları dışında anlayanı zor olan çalışmalar bütünüdür. Bu çalışmalar ilk Youtube ile başlayarak günümüzde artık sosyal medyanın her alanında kendini göstermeye başladı.

Kısaca PR Nedir?

Sosyal medya, Viral ve PR kombinasyonunu açıklamadan evvel kısaca PR nediri açıklamak gerekir. PR amiyane tabirle sizi vezir de eden rezil de eden çalışmalar bütünüdür. Ama işin daha kurumsal açıklaması, kurum ve kişileri halk ile ilişkilendirecek, ulaşacağı hedef kitlede aidiyetlik kurulmasını sağlayacak çalışmaların tamamına PR yani Halkla İlişkiler diyoruz. PR çalışması uygulandığında kısa vadede tanınır ve bilinir olmayı, uzun vadede ise 20-30 sene sonraki hedef kitlenin nezdinde güvenilir ve yılların “İSMİ” olmayı  amaçlar. Yani PR dediğimiz olay x hastanesinin kapısında sizi karşılayan ‘Halkla İlişkiler’ deski değildir.

Sosyal Medya yoluyla PR kampanyaları nasıl destekleniyor?

Sosyal medya yoluyla oluşturulan PR çalışmalarında amaç hedef kitleye ulaşılabilecek en hızlı yolla ulaşmak ve hedef kitlede ‘İstenilen İntiba’yı bırakmaktır. Bunun örneklerini genellikle politika, siyaset ve ünlülerin yeni albüm çalışmalarında sıkça görürüz.

Peki ya Viral PR Kampanyaları… sosyal medya kullanan bireyler olarak viral olarak yapılan PR kampanyalarını nasıl görebilir veya anlayabiliriz?

Tamam kabul edelim ki artık pek çok kişi viral reklam kampanyalarını bir şekilde ayıkıyor 🙂 Peki Viral PR çalışmaları!

Viral PR Kampanyaları

Viral PR Kampanyalarını örneğiyle beraber anlatacağım ki boğucu açıklamaları okuyarak zaman kaybetmeyelim.

Nusret ve SaltBae akımını sağır sultan bile duymuştur değil mi? O zaman tebrikler amacımıza ulaşmışız demektir 🙂

Bence son zamanların en güzel viral PR çalışmasıdır. Neden mi çünkü çoğu kişi şunu düşünüyordu “ya adam zaten 1-1,5 yıldır tuzu böyle döküyor bu reklam falan değil kardeşim” … Hıhı evet bir konuda haklısınız reklam değil örneği pek az bulunan güzel viral bir PR kampanyası çünkü.

Viral reklamlar için ne demiştik “Artık çoğu kişi viral reklam kampanyalarını anlayabiliyor” çünkü çok fazla yapıldı ve yapılıyor. Peki işin farkı nedir veya nasıl PR’a dönüştü bu viral reklam çalışması… hadi biraz geriye gidelim…

Nusr-et Etiler semalarında etini tokatlayıp, tereyağıyla da okşarken tuzunu yine Salt Bae edasıyla serpmeye devam ediyordu. Günlerden bir gün Nusret’in Dubai şubesi açılışı yaklaştı. Eh klasik bir adam olmadığını zaten biliyoruz. Ferit ile kafa kafaya verip düşündüler. Gel senin şu nev-i şahsına münhasır hareketini alalım senin Dubai şubenin açılışına yakın zamanda patlatalım, benim elim kolum da uzundur, bunu akım haline dönüştürelim. Senin yaptığın bu tuz serpme hareketini sosyal medyadan farklı kanallarla duyuralım ve ona bir Anahtar Kelime yani hasthag bulalım ve #saltbae olsun. Sen de işi biraz daha renklendir, etin bir tarafına yeşillik falan tak öyle tokatla …

Buraya kadar tüm planlarda anlaştıysak, gelelim bu zaten uzun yıllardır yaptığın tuzlama işini duyurmaya, duyurduk mu ohh çok iyi, her bir duyurumu da PR’a çevirip haber olarak da servis ettik mi? Ettik hatta The Late Late Show With Jamie Cordon’la da güzel bir bütçeyle anlaşıp oradan yurt dışı basın  organlarına da duyurduk mu? Duyurduk abi

E oğlum bunu ecnebi kanallar bile yayınladı diye ulusal basın organlarıyla paylaştık mı evet onu da yaptık. Heh şimdi Nusret Dubai’yi açalım ve Leonardo’ya bir yemek ısmarlayalım peçete içinde de harçlığını veririz. Ohh Nusret Dubai’de yeni mekanını açmış duymayan kaldı mı?

Hepimiz duyduk doyduk, teşekkürler PR, teşekkürler Viral 🙂

Sosyal medya kanallarının hızlı ulaşım etkisi Dijital PR kampanyalarını da işte bu şekilde değiştirdi. Ve ilerleyen dönemlerde de daha farklı formlarda enformasyon sirkülasyonunu arttıracak.

Çağla Tanrıverdi Kömür

2017 Sosyal Medya Beklentileri

2016 yılında sosyal medyada yaşanan pek çok gelişme hem markalar adına hem de kullanıcı tarafında pek çok yeni beklentinin oluşmasına yol açtı.

2016, Instagram, Whatsapp, Facebook ve Twitter v.b. aplikasyonlarda pek çok yeni özellikle tanıştığımız bir yıl oldu.

Peki 2017’de Neler Olacak?

Gelişmelerin öncelikle kullanıcı tarafından başlamak gerekir ki; Whatsapp yeni yılın ilk aplikasyon güncellemelerini duyurdu bile…

Yeni gelecek güncellemelerle Whatsapp’da aldığımız screenshot bilgisi karşı tarafa bildirim olarak gitmeyecek. Oh şükür, içimize su serpildi.

Yeni güncellemelerle beraber artık Whatsapp’da istemediğimiz ve yanlışlıkla gönderdiğimiz mesajımızı karşı taraf okumadan önce silebileceğiz. Dua edelim de telefonun başında mesajımızı beklemiyor olsun! 🙂

Instagram diğer uygulamaların özelliklerini kendine eklemeye devam edeceğe benziyor. Son güncellemeyle beraber 2017’de artık Instagram üzerinden ‘Canlı Yayın’ yapabiliyoruz. Bakalım Instagram’da kullanıcı tarafında daha neler olacak. Ön görülerimizden yola çıkarak belki de Hikaye’ler kısmına Snapchat tarzı özel filtreler getirebilir. Neden olmasın!

Sosyal Medya Pazarlamasında İşler Değişiyor Mu?

Sosyal medya pazarlaması da 2017 yılında aplikasyonlara gelen güncellemelerden nasibini alacak. Facebook’un yakın zamanda açıkladığı Marketplace adlı özelliği sayesinde artık kullanıcılar sitelere yönlendirilmeyip, Facebook üzerinden satın alma işlemlerini gerçekleştirecekler!

Ve yine bir Zuckerberg gelişmesi olarak: Intagram üzerinden satış yapan firmalara da iyi haberler var.

Instagrama getirilecek olan ‘Instagram Alışveriş Etiketleri’ sayesinde, yüklenen videoların altına yazılan özel etiketlere tıklayan kullanıcılar beğendikleri ürünleri satın alma işlemlerini gerçekleştirebilecekler…

Mark, Facebook ve Instagram’da geçirdiğimiz sürenin artması için elinden geleni yapacak gibi duruyor. 🙂

Facebook tarafından “mesaj yanıtlanma süresi” etiketleri ile sayfa yöneticilerinin gelen mesajlara daha hızlı ve daha kaliteli bir şekilde yanıt vermelerini sağlayan platform, 2017 yılından itibaren küçük işletmeler ve girişimler açısından da oldukça önemli bir hale gelecek. Firma hakkında ilk intibayı etkileyen bu özelliğin yapılan araştırmalar sonucunda da kullanıcılar açısından da büyük önem taşıdığı ortaya çıkmış durumda. Bir anlamda mesajlara ne kadar hızlı yanıt verilirse, sosyal medya müşteri hizmetleri o kadar kaliteli görünecek.

Canlı Yayınlar Artacak

Periscope ile başlayan canlı yayın serüvenine Youtube ve Facebook’da eklenmişti. Son olarak Instagram’da da başlayan canlı yayın uygulamasına yakında SnapChat’de katılacak gibi duruyor. Ve dipnot Twitter, canlı yayın uygulaması olan Periscope’u uygulamasının ileti kısmına ekledi bile…

Hem kullanıcıları hem de markaları etkileyen sosyal medya uygulamalarında 2017 yılında daha ne gibi güncellemeler göreceğiz bilinmez lakin  yeni özelliklerle bağımlılığımız da daha çok artacak gibi duruyor.

İnsanlar Neden Sosyal Medya Uygulamalarını Kullanır?

Sosyal medya uygulamalarının hayatımıza girmesiyle, face to face iletişim neredeyse bitme noktasına ulaştı! Peki neden?

Bireyler arası iletişimin tükenmesinden dem vuran eski kuşağın akıllı telefonlarında tavla oynadığı günümüzde, gençlerde boş durmuyor ve sosyal medyayı dibine kadar kullanıyor. Her anımızı, her hikayemizi, her durumumuzu, tüm hissettiklerimizi ve deneyimlerimizi paylaştığımız bu platformlar nasıl oldu da arkadaşlarımızla yüz yüze görüşmekten bizi alıkoyacak kadar hayatımıza yerleşti? Bu sorunun cevabını kısaca açıklamaya çalışacağım.

Sosyal Medya Kontrol Edilebilir

Sosyal medyanın iletişim ayağındaki en önemli özelliği kontrol edilebilir ve güven faktörünü barındırıyor olmasıdır. Kontrol edilebilirlik konusuna gelmeden evvel hackelenebilecek hesapların nasıl güven faktörü oluşturduğunu kısaca anlatayım.

Güven Faktörü

Face to face yani yüz yüze iletişim her zaman insanların içinde şüphe unsurunu barındırır. Yani sohbet ederken paylaşımda bulunurken kendinizi hep tedirgin hissedersiniz çünkü sözcükler ağzınızdan çıkar ve dönüşü olmaz… sonuçta düzenle veya kaldır seçeneği yüz yüze iletişimde yok 🙂

Gelelim bir diğer güven unsuruna, kişilerin beğenilme arzusu ilkel benliğimizin ana özelliklerindendir. Bu durum da kişinin kendine olan güvenini de arttırır. Yani kişiliğimize duyduğumuz güven olgusu sosyal medya likeları ile pekişmektedir. Özgüvenimizi arttıran, egomuzu tavan yaptıran ve en önemlisi yüz yüze iletişimde sahip olamayacağımız bireysel itibara sosyal medya uygulamaları ile ulaşabiliyoruz. Bireyler arası etkileşimde itibar edinilmesi zor, kaybedilmesi kolay bir unsurdur. Oysa Facebook’da aldığınız ileti likeları değişmez, instagramda fotoğraflarınız her daim halo etkisiyle sunulur.

Kontrol Edilebilirlik

Geçelim kontrol edilebilirliğe… kişiler sosyal medya üzerinden tüm paylaşımlarını arzu ettikleri görünüme ve algı yönetimine dayanarak düzenler, check eder ve paylaşır. Daha sonra istediği beğeniyi alamadığında da isterse tekrar revize eder isterse tamamen kaldırır. Kısacası nasıl görünmek istiyorsak öyle görünürüz, nasıl anlaşılmak istiyorsak öyle de anlaşırız. Bunu yönetmek elimizdedir.

Sözler ağzınızdan çıktığında özür dilersiniz ama, yanlış olduğunu düşündüğünüz bir video paylaştığınızda onu silip doğru algı yönetimi sağlayacak videoyu paylaşıp konuyu isteğiniz şekilde yönetebilirsiniz.

Örneğimizi spesifikleştirelim… Gittiğiniz bir mekanda 365 adet farklı açıdan çekilmiş fotoğrafla bir yıllık “Geziyorum dostlar sağolsun” paylaşımınız hazır, beğenmediğiniz çilleriniz filtreler sayesinde ağrısız acısız şekilde yok oldu ve siz artık Afeti Devran Nerimansınız 🙂

Duygusal Açlık Sendromuna Son

Her insanın istediği güzellik algısına uygun forma kavuşmak ve bunun takdir edildiğini görmektir. Yani görsellik ve güzellik kavramı ezelden beri geçer akçe olmuştur. Güzel olan aynı zamanda takdire şayandır. Düşünce kalıpları bu doğrultuda şekillenince insanlar da kendilerini bu algıya uyumlandırabiliyorlar. Nasıl mı? Filtreler sağ olsun 🙂

Hepimizin içinde insani bir takdir edilme içgüdüsü bulunuyor. Sosyal medya uygulamaları bu var olan egomuzu okşuyorken, nasıl kayıtsız kalabiliriz ki?

İnstagramda filtreler ile güzelleşiyor, güzelleştiriyoruz; Facebookda durumumuzu istediğimiz algıyı yaratacak şekilde değiştiriyoruz; swarmda istediğimiz yerde bulunuyor; snapten anlık iletileri hikayemiz yapıyoruz. Peki  ya sonra…? Sonra ne mi oluyor? Nevi şahsına münhasır bir insan oluyoruz. Özel ve güzel oluyoruz. Seviliyoruz, özgüvenimiz okşanıyor musmutlu olup ‘vay behh ben neymişim’ diyoruz.

Çöp Kutusu Görevi

Bireyler karşılıklı iletişim yoluyla söyleyemedikleri duygularını, içinde tutmak yerine artık sosyal medya aracılığıyla duyuruyor. İçlerinde barındırdıkları öfke, kin, nefret ve pek çok duygu durum değişikliğini sosyal medya yoluyla paylaşabiliyor. Sosyal medya bu yönüyle bireylerin elemini kederini akıttıkları bir sosyal çöplük platformuna dönüşüyor.

Bakınız; yalnızlıktan dem vuran teneşirlik amcalar eşlerine göstermedikleri o Fransız erkeği romantizmini “ciddi bayanlar eklesin” dedikleri iletilerindeki özgüvene saklıyorlar. Ya da arkadaş ortamında çok hareketli çok optimist bir bireyin fake bir hesabından acı ızdırap ve sonu intihar ile biten iletilerini okuyoruz.

Sosyal Yalnızlığa Son

Sosyal medyanın en güzel yanı da bireylerin içinde bulunduğu yalnızlık duygusunu sahip oldukları arkadaş sayısıyla giderebilmeleri… Facebook hesabımızdan hiç tanımadığımız insanlara ulaşarak her arkadaş teklifimizi kabul eden kişi ile beraber içinde bulunduğumuz yalnızlığa son veriyoruz. Bu neye yol açıyor tabi ki tanınır ve bilinir yani kabul görmüş hissedip, mutlu ve sosyal bir birey haline dönüşmemizi sağlıyor.

‘İnsan sosyal bir hayvandır’ kuramının en çok kendini hissettirdiği yer sosyal medyadır. İnsanlık var olduğu sürece sosyal hayattan kopamayacak ve iletişimde kalacak. Sosyalleşmenin türleri ve yolları değişse de insanlar her daim fark edilmek ve güzellik algısının bir parçası olarak yaşamlarını sürdürmek isteyecek.